25 Ağustos 2009 Salı

Kuşadasında Tatil İmkanları

Tuntaş Apart Kuşadası; 280 toplam odadan oluşur, odaların 70 tanesi aparttır.

Oda Özellikleri: Tuntaş Apart Kuşadası odalarında; Direkt telefon, minibar, güvenli kasa, uydu yayını, split klima, buzdolabı, mutfak araç gereçleri bulunmaktadır.

Genel Özellikler: Otelde; Bahçe, tv odası, market, jeneratör, ücretsiz otopark hizmetleri verilmektedir.

Spor Ve Eğlence:
Tuntaş Apart Kuşadası bünyesinde; Yüzme havuzu, çocuklar için çocuk havuzu, masa tenisi ve çocuk oyun alanı bulundurmaktadır.

Yeme İçme:
Tuntaş Apart Kuşadası; Kahvaltı salonu, lobi bar, snack bar, 1 kapalı restaurant (100 kişilik), 1 açık a la care restaurant, (150 kişilik) Breakfast lounge, lobby bar, snack bar. 1 indoor restaurant (100 pax), 1 outdoor a la carte restaurant (150 pax) mevcuttur.

Lokasyon: Tuntaş Apart Kuşadası; Kuşadası’na 3 km. A.Menderes Havaalanına 70 km mesafede olup denize sıfırdır.

Cilt Bakımı

Güzel bir cilde sahip olabilmek için bu önerilere kulak verin... Aynanın karşısına geçip de yüzüne bakmayan kadın var mıdır? Sağlıklı bir ciltle mi karşılaşıyorsunuz yoksa çatlamış, solgun, sivilceli bir suratla mı? Güzel bir cilde sahip olmak istiyorsanız önerdiğimiz 10 besinden yararlanın...
Her kadın, güzel ve bakımlı bir cildi olsun ister. Bu uğurda da çok para harcar. Oysa sağlıklı bir beslenmeyle de pırıl pırıl bir cilde sahip olabilir. Beslenme ve Diyet Uzmanı Turgay Köse, cildinize yeniden hayat veren besinleri sizler için sıraladı...
Ispanak sivilcelere iyi geliyor
Koyu yeşil yapraklı bitkilerde bol miktarda antioksidan ve bir kısmında bol miktarda demir bulunur. Eğer ıspanak gibi sebzeleri yemiyorsanız, yeterli miktarda demir alamıyorsunuz demektir. Bu da yüzünüzde koyu renkli halkaların oluşmasına sebep olur.
Cilt kuruluğu için zeytinyağı
Pürüzsüz bir cilt için zeytinyağı birebir! Eğer cildiniz kuru ve dökülen bir yapıdaysa bu sizin yeterince yağ almadığınızı gösterir. Bu durumda yemek listenize zeytinyağı eklemek zorundasınız. Bir hafta içinde cildinizin kuruluktan kurtulduğunu göreceksiniz. Bir diğer probleminiz de tıkanmış gözeneklerse, yine zeytinyağında bulunan yağ asitleri bunların temizlenmesinde yardımcı olacaktır.
Teninizin vazgeçilmezi su
Cildiniz soluk ve gri renkte ise kurumuş demektir. Kuru bir cildi canlandırmanın en iyi yolu da sudur. Nemli bir cilt her zaman daha sağlıklı ve dinç görünür. Ayrıca kırışıklıkların daha az görünmesini sağlar. Her gün mutlaka 2 litre su için.
Esnekliği brokoli sağlar
Kansere karşı etkili olan kimyasalları içeren brokoli, A ve C vitaminleri gibi antioksidanlar açısından da oldukça zengin bir sebzedir. Brokolideki C vitamini cildi esnekleştirir, morarma ve çürümelere engel olur.
Kırışıklıklara dut ve ahududu
Dut, böğürtlen, ahududu gibi meyveler yaşlanmayı geciktirir. Ayrıca hafızayı kuvvetlendirmede faydası vardır. Yiyeceğiniz bir avuç çilek içinde bulundurduğu C vitamini sayesinde günlük ihtiyacınız olan kolajeni üretmeye yetecek düzeydedir.
İnce çizgilere karşı somon balığı
Somon balığı Omega - 3 yağ asitlerini içerir. Bu asitler kolajeni yok etmek için savaşır ve yüzdeki ince çizgilerin derinleşmesini engeller.
Kantolup kavunu canlandırıyor
Kantalup kavunu likopen gibi karotene benzer maddeleri içerir. Bu maddeler kolajenin hasar görmesi durumunu azaltır. Eğer soluk bir cilde sahipseniz bu kavunu yemek cildinizin rengini kısa sürede yerine getirecektir.
Aknelerin düşmanı soya
Soya içerdiği östrojene benzeyen kimyasallar nedeniyle akne oluşumunun düşmanıdır. Ayrıca soyada cildi nemli tutan E vitamini de bol miktarda bulunur.
Havuç yiyin, yüzünüz nemlensin
Havucun içinde bulunan beta karoten, kuru ciltler için uygundur. Dolayısıyla havuç içerdiği karoten sayesinde cilde nem verir ve kırışıklıkları önler.

Hepatit nedir

Hepatit karaciğerin iltihabıdır ve insan vücudunda bir çok olumsuz bulguya yol açar. Hepatitlerin bazıları virüslere bağlı , bazıları da değildir. Bazı toksik ilaçlar ve bağışıklık sistemi (immün sistem) bozukluklarıda karaciğer iltihabına neden olabilir. Hepatitlerin en çok rastlanan türü, virütik olanlardır. "Hepatit" terimi ile işte bu "viral hepatit"ler söylenmek istenmektedir. Karaciğerin taze, alevli iltihabına "Akut Viral Hepatit", 6 aydan fazla sürmesi haline ise "Kronik Viral Hepatit" adı verilmektedir.

Her sarılık Hepatit midir ?

Türkiye'de halk arasında, viral hepatitle sarılık özdeşleştirilir ve her sarılık "viral hepatit" zannedilir. Halbuki sarılık bir hastalık değil belirtidir. Birçok hastalık sarılık (belirtilerine) neden olabilir. Örneğin, ana safra kanallarında taş olması sarılığa neden olabilir. Ancak viral hepatit'le hiçbir ilgisi yoktur ve bulaşmaz. Yeni doğanlarda rastlanan sarılığın da "viral hepatit"le bir ilgisi yoktur ve bulaşmaz.

Hepatit yapan nedenler nelerdir ?

En başta;

* Virüsler (A,B,C,D ender rastlanan E,F,G gibi)

* Toksik kimyasal maddeler (Karbon tetraklorür , vinylchlorür gibi)

* Bazı ilaçlar (örneğin tüberküloz tedavisinde kullanılan İNH, bazı sinir hastalığının tedavisinde kullanılan chlorpromazin gibi) ve özellikle batı ülkelerinde daha fazla görülen alkol

* Bazı mikroplar (Tüberküloz,brucella),

* Radyasyon;

* Genetik olarak geçen nadir hastalıklar , demir depolama hastalığı (Hemokromatozis) (irsi olarak geçen ,başta karaciğerde olmak üzere demir birikmesiyle organ hasarına yol açan ender bir hastalık), bakır depolama hastalığı (Wilson hastalığı) (bakır metabolizması bozukluğu nedeniyle özellikle karaciğerde ve gözün kornea tabakasında bakır depolaması ile karaciğerde hasara neden olan ender bir hastalık) .

Hepatit A

Hepatit A virüsü (HAV) fekal ve oral yollardan bulaşır. Kontamine sular sık rastlanan bir enfeksiyon kaynağıdır. HAV göl sularında 4 haftaya kadar enfeksiyöz olma özelliğini korur. Kuluçka süresi 14-15 gündür. Parenteral bulaşma istisnadır. Yaşam standardının yükselmesi ve hijyen koşullarının iyileşmesine bağlı olarak toplumun kontaminasyonu geçtiğimiz on yıllar içinde önemli ölçüde azalmıştır. Hepatit A'ya karşı antikorlar 18 yaşın altındakilerin % 5'inden azında, ve 70 yaşın üzerindekilerin % 75'inden fazlasında bulunur.

TANI Antijen: Hepatit A virüsü, prodrom döneminde dışkıda gösterilebilir. Kanda genellikle gösterilemez çünkü aşikar hastalık döneminde virüs replikasyonu sona ermiştir. Bu nedenle söz konusu antijen için dışkıda veya kanda yapılan elektron optik veya immunolojik testler bilimsel çalışmalar dışında endike değildir.

Antikorlar: IgM sınıfı spesifik antikorlar infeksiyon sonrasında 14 gün daha saptanabilir. IgM sınıfı antikorlar birkaç gün sonra ortaya çıkar. Bir kural olarak, IgG ve IgM sınıfı antikorlar aynı zamanda gösterilir. Bunlar mevcutsa ve hepatitin klinik kanıtları varsa, varlığı hepatit A'yı gösteren IgM sınıfı antikorlar için bir test yapılır.

KLİNİK GİDİŞ Olguların % 99'dan fazlasında hepatit A 3 ay içinde spontan olarak iyileşir. Olguların % 0.1'inden azında fulminan hepatit görülür. Sarılık, olguların % 90 kadarında vardır. Yüzde 95'inden fazlasında transaminaz eğrileri bir zirve yapar ve hızla normale döner. Fulminan hepatitten sonra gürültüsüz bir karaciğer sirozu gelişebilir.

TEDAVİ Spesifik tedavi yoktur. Fulminan hepatitte yoğun tıbbi tedavi endikedir. Komplike olmayan olgularda medikal zeminde kesin yatak istirahati gerekli değildir.

PROFİLAKSİ Endemik bölgelere seyahat edenler için aktif aşılama ile profilaksi yapılabilir. Başlangıçta 1ml enjeksiyonu takiben 2-4 hafta ve 6-12 ayda enjeksiyonlar uygulanır. Aşılamanın başarı oranı %95'in üstündedir. Gamma globulin preparatları ile pasif inokülasyon (0.1 ml/kg vücut ağırlığı veya 5.0 ml im) bugün nadiren endikedir. Enfeksiyon ortaya çıkmış olduğundan ev koşullarında bu uygulama genellikle başarılı olmaz. Bulaşmayı önlemek için hijyen koşullarını düzeltici önlemlere derhal uyulması önerilir. Hijyen önerilerine sıkı bir şekilde uyulması ve aktif aşılama en iyi profilaksidir.

Hepatit B

Bulaşma:

HBV enfeksiyonu bütün dünyada hepatitin en sık nedenidir. Özellikle üçüncü dünyada bu virüsün semptomsuz taşıyıcılarının sayısı 200-300 milyon arasında olup, bunların çoğu enfeksiyonu vertikal olarak edinmiştir. Almanya'da yeni enfeksiyon insidansı yılda 100 bin kişide 35'dir. Geçmişte kan transfüzyonları en sık bulaşma nedeni iken, günümüzde transfüzyon ünitesi başına bulaşma riski % 0.4'ten düşüktür. Yeni enfeksiyonlar öncelikle yüksek risk gruplarında (ilaç bağımlılığı, çok eşlilik) görülür. HBsAG pozitif hastaların partnerleri arasında hepatit B enfeksiyonu prevalansının yüksek oluşu, cinsel yolla bulaşabileceğin göstermektedir. Kuluçka süresi 4-6(9) aydır. Çok yüksek virüs yoğunluğu durumunda az miktarda kan bile bulaşma için yeterlidir.

Yapı:

Hepatit B virüs hepadnavirüsler ailesine dahil bir DNA virüsüdür. Çapı 42 nm'dir. Virüsün yüzeyinde 3 ayrı yüzey antijeni vardır. Nükleokapsid proteini DNA ile birliktedir. ve P geninin ürünüdür. HBe antijeni HBcAG'nin büyük parçaları ile sekansiyel homoloji gösterir.

Tanı:

Antijenlerin gösterilmesi: HBsAg enfeksiyondan sonra 2-8 hafta içinde pozitifleşir ve olguların çoğunluğunda enfeksiyondan 4 ay sonra serumda gösterilemez. Akut hepatitte e-antijenleri serumda yalnızca kısa bir süre bulunur. Kronik hepatit veya karaciğer sirozunda bu antjenler viral replikasyonun devam ettiğinin bir işaretidir.

Ze4ytinyağlı bamya

1 kg bamya
2 Adet soğan
2 Adet domates
1 Su bardağı sıvıyağ
1 Çay bardağı limon suyu
Yarım tatlı kaiığı tozşeker
1 Çay bardağı sirke
Tuz
Süslemek için limon dilimleri




Hazırlanışı
  • Bamyaları ayıklayıp sap kısımlarını yuvarlak veya huni şeklinde kesin.
  • Bamyaları 1 tatlı kaşığı tuz ve 1 çay bardağı sirke karışımında 5 dakika bekletin.
  • Soğanı ince kıyıp sıvıyağda pembeleştirin.
  • Bamyaları yıkayıp süzgece alın ve bekletmeden soğana ilave edin.
  • 1-2 dakika soğanla pişirin.
  • Domateslerin kabuklarını soyup küp şeklinde doğrayın.
  • Bamyaya ilave edip 2-3 dakika daha pişirin.
  • Tozşeker ve limon suyunu ekleyip tuz serpin.
  • Bamyaların seviyesi kadar sıcak su ilave edip kapağı kapalı olarak pişirin.
  • Limon dilimleriyle süsleyip soğuk olarak servis yapın.
  • NOT : Bamya pişerken üzerine yağlı kağıt serip kapağını kapatın ve bu şekilde yemek daha lezzetli olacaktır.
       Zeytinyağlı Bamya yemek tarifleri

Obezite

Obezite ya da halk arasında bilinen adıyla şişmanlık nedir?

Kilonun fazla olması mıdır, yoksa biraz topluca olmak ya da göbekli olmak mıdır? Listeyi daha da uzatmak mümkün, ancak hiçbirimizin aklına kolay kolay gelmeyen, belki de gelmesini istemediğimiz bir tek cevabı var bu sorunun: Obezite vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmedi gereken bir hastalıktır!

Evet, obezite kronik, yani tedavi edilmezse uzun süre gittikçe kötüleşerek devam eden bir hastalıktır.

Obezite Nasıl Oluşur?

Obeziteye neden olan çok yemenin mekanizmasında beyindeki iştah merkezi önemli rol oynamaktadır. İnsan ve hayvanlarda tokluk ve açlık sinyallerini alan merkezler olduğu gösterilmiştir. Beyinde besin alımını etkileyen çeşitli maddeler(peptidler; kolesistokinin, ürokortin ve nöropeptid Y) bulunmaktadır. Kolesistokinin ve ürokortin besin alımını azaltırken, NPY ise besin alımını artırmaktadır. NPY beynin pek çok bölgesinde bulunur. Birçok obezitede beynin çeşitli bölgelerinde NPY’nin arttığı gösterilmiştir. İnsülin vucutta bulunan şekerin regülasyonunu sağlar. Obez çocuklarda hiperinsülinemiye(kanda insülinin fazla olması) rağmen normal glukoz düzeyleri insülin direncinin varlığını gösterir. Önlem alınamadığı durumda insülin direnci nedeniyle glukoz toleransı bozulup hiperglisemi(kanda glukozun arttığı durum) gelişebilecektir. Vücut ağırlığının artması ile birlikte insülinde de belirgin artış olmaktadır. Yağ hücre kütlesinin büyümesi ve insülin gereksiniminin artmasına karşın reseptör sayısının azalması insülin direncine yol açmaktadır. Bu nedenle özellikle son yıllarda sıklığının gittikçe artmasıyla gündeme gelen adolesan çağda tip II diyabetes mellitus(tip II şeker hastalığı) hastalığının obez çocuklarda ortaya çıkışı kolaylaşmaktadır.

Obezite nasıl bir hastalıktır?


Obezite insan vücudunda bulunan tüm sistemleri -kalp ve damar sistemi, solunum sistemi, hormonal sistem, sindirim sistemi gibi- sinsice etkileyen ve birçok önemli rahatsızlığa zemin hazırlayan bir hastalıktır.

Kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, solunum rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık, idrarsızlık, safra kesesi hastalıkları, taş oluşumu ve bazı kanser türleri obezite ile doğrudan ilişkili hastalıklardan birkaçıdır. Bu durumda obeziteyi, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini de olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak tanımlayabiliriz. Yapılan araştırmalara göre obezite, özellikle son 20 yılda, bütün dünyada süratle artıyor ve bir salgın hastalık gibi yayılıyor. Uzmanlar 21. yüzyılın en önemli üç hastalığından biri olarak görüyorlar obeziteyi. Bu salgından ülkemiz de oldukça etkilenmiş gibi görünüyor. Çünkü, kadın nüfusumuzun yaklaşık üçte biri, erkek nüfusumuzun da yaklaşık beşte biri obez, yani şişman.

Kimler obezdir?

Bu sorunun yanıtını bulmak için, bugün bütün dünyada uygulanan çok basit bir yöntemi biz de rahatlıkla kullanabiliriz. Beden Kitle indeksi ya da İngilizce bilinen adıyla Body Mass Index (BM) denen ve kolayca hesaplanabilen bir oran yoluyla, herkes kendi kendine fikir sahibi olabilir.

Tedavi

Diyet: Dengeli ve az kalorili diyet uygulanır. Normal kalori gereksinimi %30-40 oranında azaltılır. Diyet %25-30 oranında yağ, %50-55 oranında kompleks karbonhidrat ve %20-25 oranında protein içermelidir. Toplam kalori 5-8 öğüne bölünerek verilmelidir. Bu diyet 5 yaş ve üstü çocuklarda güvenle uygulanır. Haftada 0.5 kg verilmesi amaçlanır. Diyet ile yavaş bir biçimde kilo verilmesi, kilo kazanımı olmaksızın boy uzamasının sürdürülmesi, diyet, egzersiz ve yeme davranışlarının değiştirilmesi, ailenin tedavi sürecine katılımı ve obezitenin yinelemesinin önlenmesi sağlanmalıdır.

Peki sonucu bulduktan sonra nasıl hareket etmemiz, ne yapmamız gerekiyor?

Size bunlarla ilgili küçük ama önemli önerilerimiz var.

Eğer beden kitle indeksiniz 18.5 in altında ise zayıfsınız. Bu halinizden memnun olabilirsiniz ancak, normal sınırların altında olduğunuzu sakın unutmayın. Yani siz de sağlığınıza ve beslenmenize dikkat etmek durumundasınız.

Beden kitle indeksiniz 18.5-25 arasında ise, sizin durumunuz gerçekten ideal demektir. Büyük olasılıkla dengeli besleniyorsunuz ve egzersizi ihmal etmiyorsunuz.. Fakat 25 civarında dolaşmaya başlarsanız, birşeyler aksıyor demektir..

25-30 arası eden beden kitle indexine sahipseniz derhal harekete geçmenizi tavsiye ederiz. Fazla kilolu olmak sizi şu an için rahatsız etmiyor olabilir, ancak unutmayın ki vücudunuzda birikmiş olan yağlar size sinsice tuzaklar hazırlıyor olabilir. Belki siz de bazı hastalıkları farkediyorsunuz. Örneğin bir iki kat merdiven çıkarken nefes nefese kalıyor ve daha çok terliyorsunuz ve eminiz ki siz bunları kilonuza değil de, yaşınıza veya başka alışkanlıklarınıza bağlıyorsunuz bunlar büyük olasılıkla vücudunuzun size verdiği önemli işaretler. Sizi kibarca kilonuzdan dolayı uyarıyor. Lütfen onun sesine kulak verin. Yapmanız gereken hiç de zor değil. Bir süre hergün neler yediğinizi ve herhangi sıklıkla yediğinizi, ne kadar süre hareket ettiğinizi kolaylıkla farkedeceksiniz. Bu durumu düzeltmek hiç de zor değil.

Hesapladığınız beden kitle indeksi 30 ve üzerinde çıktı ise, biliniz ki tıbben hastasınız. "Ben halimden memnunum" demeyin sakın çünkü siz de sorunlarınızın farkında olmayabilirsiniz., en kısa sürede kendisini ziyaret etmeniz ve yardımını istemeniz gerekiyor. Elbette kendi başınıza da yapabileceğiniz birçok şey var, ama doktorunuzun yardımları ve desteği işinizi çok kolaylaştıracaktır.


Obezite ile mücadele, birkaç hafta veya birkaç ayla sınırlı,"mucize diyetler ile ya da "gelin sizi 15 günde tığ gibi yapalım" merkezleri ile başarılabilecek bir iş değildir. Başarı sadece sizin kendi isteğiniz ve doktorunuzun yardımı ile, yaşamınızda yapacağınız küçük ama önemli değişikliklerle sağlanabilir.

Araştırmalar göstermektedir ki, verilen ve geri alınmayan 3-5 kilo bile bütün şikayetlerinizde azalmaya hatta bu şikayetlerin kaybolmasına yetmektedir. Fazlasını siz düşünün!

Kekik nelere faydalıdır

Kekik içerdiği timol sayesinde antiseptik, güçlendirici ve uyarıcı etkisi vardır. Timol yada kekik kafuru virüs ve bakterileri uzaklaştırır. Kekik suyuyla yapılan banyolar vücudu dinlendirir.

Kekiğin çiçekli sapı idrar söktürücüdür.

Vücuttaki yağları eritir. Bu özelliğinden dolayı vücuttaki suyu atar. Hem kilo vermeye, hem de vücuttaki kan sirkülasyonunu hızlandırdığından dolayı kalbe faydalıdır.

Spazm gidericidir. Böbrek taşlarının düşürülmesine yardım eder. Adet düzensizliği ve damar sertliğinde 30gr kekik, 1 litre suda haşlanır, her yemekten sonra birer kahve fincanı içilir.

Kan şekerini düşürür. Kekik-Tarçın.-1 su bardağı suya yarım kahve kaşığı kekik, yarım kahve kaşığı tarçın konur kaynatılır, süzülür. Sabahları aç karnına içilir.
Salgı bezlerini uyarıp düzenli çalışmasını sağlar. Her türlü karın ağrısını ve gazı gidericidir. İştah açıcı,hazmı kolaylaştırıcı,mide bulantısını teskin edici olarak kullanılır. Bağırsak parazitlerine karşı etkidir. Kaynatılarak suyu balla içilir.

Düşükleri kolaylaştırır.

Baş ağrılarına iyi gelir. Geçici olarak tansiyonu düşürür.

Hafızayı kuvvetlendirir,kalp sancısına iyi gelir. Ödü buruna damlatılırsa da zihni sadeleştirir, hafızayı yeniler. Ciğeri sara hastalığına karşı iyi gelir.

Sinirsel yüz ağrılarında kullanılır. Kekikotu, papatya ve civan perçemi, güneşli havada toplanıp bir kuru bitki yastığı hazırlanıp uygulanır. Diğer taraftan da aynı bitkilerin karışımından hazırlanmış çay içilir. Eğer krampta varsa kurutulmuş Kurtpençesi yastığı da uygulanır. (Başlangıçta İsveç şurubu kompresi hafif bir rahatlık sağlayabilir.)
Soğuk algınlığında kekik otu pekmezi yemeklerden önce kullanılır. Balgam söktürücüdür. Öksürük, Astım krizini yatıştırmaya, bronşit ve uykusuzluğa iyi gelir: Kekik otu ve sinirli ot karışımından hazırlanan çay, limon ve nöbet şekeri ile karıştırılarak kullanılmalı. Bu çay günde 4-5 kez hazırlanır saatte bir yudum alınarak gün boyuna yayılmalı. (Özellikle çocuklarda) 5′ er gram kekik, sirke ve biraz tuz ile içilir.

Öksürüğe, bal ile macun yapılıp yenir. (Soğuktan kaynaklanan) Kesme şekerin üzerine günde 3 defa kekik yağı damlatılıp yenir.

Ağız antiseptiğidir. Diş ağrısını giderir. Kimyon ve sirke ile kaynatılıp gargara yapılır. Çocuklarda kansızlığı önler. İshallere ve zehirlenmelere faydalıdır.

Kötürümlükte, sinir hastalıklarında, romatizma ve burkulmalarda kullanılır. Kekik otu banyoları yapılır. İçten, günde 2 fincan kekik otu çayı içilir. Dıştan bitki yastığı yatmadan önce ısıtılarak uygulanır. Yastık, mide ve dölyatağı hastalıklarına da iyi gelir.

Tifo hastalığında 20 dakikalık kekik otu banyosu yaptırılır.

Yara yanık ve apseleri iyileştirir. Ezik, burkulma, şişlik, morartı ve gut hastalığı, felç tedavisinde, romatizmada kullanılır. Tırnak düşerken oluşan yaraya antiseptik olarak kekik yağı sürülür. Kekik yağıyla yapılan masaj kan dolaşımını arttırır, romatizmaya da iyi gelir. Kekik yağı mide, baş, ve diş ağrılarına iyi gelmekle birlikte tümör yapıcı madde olduğu ve karaciğer üzerinde zararlı etkileri olduğundan dikkatli kullanılmalıdır.

Egzama ve uyuzda kaynatılarak banyoda sürülür.

Sara krizlerine karşıda önerilir. Günde 2 fincan çay, yıl boyunca,10 günlük aralarla 2 veya 3 haftalık kürler dahilinde içilir.

Afrodizyaktır.

Alkol bağımlılığında; bir avuç dolusu bitki,1 litre kaynar suda haşlanır, üstü kapanır ve demlenmesi için 2 dakika beklenir. Çay termosa doldurulur ve alkolik kişiye her 15 dakikada bir yemek kaşığı içilir. Bunu mide bulanması, kusma, dışkı- idrar çıkarma, terleme, yeme-içme için duyulan iştah izler. Bu uygulama gerektiğinde yenilenmelidir.

Saç bakımı için; kafa derisindeki mikropları öldürür. Kan dolaşımını hızlandırır. Dökülen saçların yerine yenisini çıkarır, saçın fazla yağını alır. 6 bardak kaynatılmış suya 1 avuç kekik konur, üstü kapalı olarak 5 dk. kısık ateşte kaynatılır, demlenir ve tülbentten süzülür. Temiz saç bu tonikle ovulur. 125gr kekik, 1litre suda haşlanarak saç banyolarında kullanılırsa, kırılan, dökülen saçları canlandırır, hoş bir parlaklık verir.

Kekikten doğal boyamacılıkta da yararlanılır. Yapraklarından çeşitli mordanlarla bej, gri ve haki renk elde edilir. Yün ve pamuk ipliklerinin boyanmasında kullanılır.

Şap hastalığına karşı, hayvanın ağzı kaynatılmış kekik suyu ile yıkanır. Hayvanların dişeti iltihabında bir miktar kekik, şarapla karıştırılarak sürülür.
KULLANIM BİÇİMLERİ

Çay hazırlamak: Bir çay kaşığı dolusu bitki, bir fincan kaynar suda haşlanır ve demlenmesi için kısaca bekletilir. Yada 1 kahve kaşığı kekik, 1 su bardağı kaynar suda 10 dakika bekletilir. Günde 2 su bardağı içilir.

Banyo katkısı: Bir tam banyo için 200gr.(genel böl. tam banyoya bak)

Kekikotu tentürü: Öğle güneşinde toplanmış çiçekli saplar gevşekçe bir şişeye doldurulur ve üstüne konyak, bitkilerin iki parmak üstüne çıkana kadar eklenir. Güneşte veya sıcak bir yerde 14 gün bekletilir. Kekikotu yağı: Aynı tentür işlemi gibidir, fakat konyak yerine zeytinyağı kullanılır.

Kekikotu pekmezi: Öğle güneşinde toplanmış çiçekler ve saplar bir cam turşu kabına doldurulurken ıslak ellerle nemlendirilirler. Bir sıra bitki, bir sıra ham şeker olmak üzere kap bastıra bastıra doldurulur ve üç hafta güneşli bir yerde bekletilir. Süzme sırasında, şekerlenmiş çiçekler ve saplar, biraz su ile yıkanmalı ve bu su pekmeze eklenmelidir. Elde edilen sıvı ağır ateşte, kaynatmadan ısıtılarak, içindeki suyun buharlaşması sağlanır. Pekmez ne ince, ne de kalın olmalıdır. Bu nedenle, biraz soğutarak denemek gerekir.
Kekik yağı: Sızma zeytinyağı ile birlikte kullanılan kekik yağı, ağrının olduğu bölgeye masajla birlikte uygulanırsa acıyı dindirir ve ağrının yayılmasını engeller.

Kekik suyu: Bağırsaklardaki parazitlerin düşmesini sağlar. Yatıştırıcı özelliği vardır.

Spazm çözücüdür, organizmanın düzenli çalışmasını sağlar. Mide için son derece faydalıdır. Kolesterolü düşürür. Böbrek ve kum taşlarında iyi sonuç verir. Ağız, diş ve boğaz iltihaplarında gargara yapılırsa iyileştirici etki sağlar. Sara krizini önler. Vücuttaki fazla yağların yakımında etkilidir. Mide, karın ve baş ağrılarında etkilidir.
UYARI: Hamileler ve guatr olanlar kullanmamalıdır. (Guatrı olanda, tecrübe edilmiştir; halsizlik, mide bulantısı, baş dönmesi,kalp çarpıntısı olmuştur.) Fazla içilirse (günde 2-3 fincandan fazla) tansiyonu düşürür. Yağında tümör yapıcı madde olduğu için dikkatli kullanılmalıdır

Ihlamur balı

Yalova'da üretilen ıhlamur balı Türkiye piyasasında olduğu kadar yurtdışında da rağbet görüyor.Türkiye'de sadece Artvin ve Yalova'da ağırlıklı olarak üretilen ıhlamur balı iç ve dış piyasada adeta kapışılıyor. Kilosu 25-30 milyon arasında değişen bal, birçok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Yalova dağlarında bulunan ıhlamur ağaçlarının çevresine bahar aylarında yerleştirilen kovanlardaki milyarlarca arının ıhlamur çiçeklerinden topladığı nektardan oluşan bal, rengi ve aromasında da farklılık taşıyor. Normal bala nispetle daha koyu ve kıvamlı olan ıhlamur balını üretmenin zor olduğunu söyleyen arıcı Naci Yıldız, "Bu bal kanserin önlenmesinde insan metabolizmasına destek veren bir özelliğe sahip. Yine birçok hastalığın tedavisindede kullanılıyor. Bu yüzden çok talep görüyor. Ancak kısa sürede ve az miktarda üretilebilen bu balı her yerde bulmak mümkün olmuyor. Piyasada üzerine ıhlamur balı yazılarak satılan birçok bal gerçek ıhlamur balı değil. Zira bu bal koyu renkli ve diğerlerine göre daha kıvamlı olur. Kokusu ve tadı da farklıdır" dedi. Üretim aşamasında zorlularla karşılaştıklarını söyleyen Yıldız, "Orman yetkilileri ve köy muhtarları sürekli bizi rahatsız ediyor. Kovanlarımızı kaldırmamızı söylüyorlar. Devletin teşvik kredisi verdiği arıcılık bazen bilinçsiz insanlar sebebiyle ilerleyemiyor. Oysa bu bal Yalova ve Artvin dışındaki illerde üretilemiyor. İlimizde de kısıtlı bir zaman içerisinde toplanabilen bu bal ülke tanıtımında da rol oynuyor. Zira yurtdışından ciddi talep görüyor. Bu konuda yetkililer bizlere destek olmalı" şeklinde konuştu. çam balı, anzer balı, ıhlamur balı

Ancuez soslu hindi yemeği

Ançuez Soslu Hindi (4 Kişilik) tarif tarifi Malzemeler 
1 havuç
1 sap kereviz
1 soğan
1 çorba kaşığı elma sirkesi
500 gr taze hindi göğüs eti
1 yumurta
3 ançüez filetosu
3-4 dal maydanoz
Zeytinyağı, tuz, karabiber


Yemeğin Tarifi  
Tencerede bol miktarda su kaynatın, doğranmış havuç, kereviz, soğan ve sirkeyi ekleyin. Bir kaç dakika daha kaynatıp hindiyi ilave edin. Kısık ateşte 45 dakika kadar pişirin.

Soğuyunca suyunu süzüp çorba için ayırın. Katı pişmiş yumurtayı doğrayın. Önceden 1-2 dakika suda bekletilmiş ançüez, yumurta, maydanoz, sirke, tuz, karabiber ve zeytinyağını blendardan geçirerek krema haline getirin. Hindiyi dilimleyin ve sos ekleyerek servis yapın.

Beyaz Çikolatalı Parfe

Malzemeler 
225 gr Beyaz Çikolata
2.5 Su Bardağı Süt Kreması
1/2 Su Bardağı Süt
5 Yumurta Sarısı
1 Çorba Kaşığı Tozşeker
1 Çay Bardağı Hindistan Cevizi
1 Su Bardağı Şam Fıstığı
Süsleme için:
225 gr Sade Çikolata
1 Su Bardağı Krema
1 Çorba Kaşığı Bal


Yemeğin Tarifi  
Beyaz,çikolatayı küçük parçalara bölüp yarım su bardağı kremayla birlikte karıştırarak benmari usulü eritin. Hindistan cevizini ekleyip karıştırın ve soğumaya bırakın. 1 su bardağı kremayı ayrı bir kapta koyulaşıncaya kadar çırpın. Beyaz çikolatalı karışıma ilave edin.

1 su bardağı krema ve yarım su bardağı sütü küçük bir tencerede kaynatın. Tozşeker ve yumurta sarılarını derin bir kapta çırpın. Çırpmaya ara vermeden kaynar sütü ilave edin. Karışımı tencereye alıp kısık ateşte karıştırarak koyulaşıncaya dek 2-3 dakika pişirin. Kaynamadan ateşten alın ve karıştırarak soğutun.

Şam fıstıklarını suda bekletip soyun. Dikdörtgen bir kalıbı streç folyo ile kaplayın. Beyaz çikolatalı karışım ile yumurtalı karışımı çırpın. Yarısını cam kalıba alın ve buzlukta 2 saat bekletin. Şam fıstıklarını yayıp üzerine kalan karışımı ekleyin. 8 saat daha buzlukta bekletin.

Süsleme için; sade çikolatayı benmari usulü eritin. Kremayı ayrı bir kapta ısıtın. Ateşten alıp çikolata ve balı ekleyin, karıştırarak ılıtın. Parfeyi servis tabağına çevirerek kalıptan çıkarın. Streç folyoyu üzerinden alıp suya batırılmış keskin bir bıçakla dilimleyin. Üzerini çikolata ile süsleyip hemen sevis yapın.

23 Ağustos 2009 Pazar

Elma Kompostosu nasıl yapılır

Elma kompostosunun gerekli malzemeleri:elma

1 kg. elma
6 su bardağı su
1.5 su bardağı toz şeker

Elma kompostosu tarifi:

  • Yayvan bir tencereye 6 bardak su koyduktan sonra teker teker,kabukları soyulmuş ve çekirdekleri çıkarılımş elmaları ilave edin.
  • Sonra bunlara toz şekeri ilave edin.
  • Tencerenin kapağını kapatın.
  • Tencereyi ateşe oturtarak,elmalar yumuşak bir hal alana kadar kuvvetli ateşte pişirin.
  • Ateşten alarak komposto iyice soğuduktan sonra servis yapın.

Zeytinyağlı ßamya

Zeytinyağlı ßamya için gereken malzemeler:bamya

1 kg bamya
2 Adet soğan
2 Adet domates
1 Su bardağı sıvıyağ
1 Çay bardağı limon suyu
Yarım tatlı kaiığı tozşeker
1 Çay bardağı sirke
Tuz
Süslemek için limon dilimleri

ZEytinyağlı Bamya nasıL yapıLacak:

  • Bamyaları ayıklayıp sap kısımlarını yuvarlak veya huni şeklinde kesin.
  • Bamyaları 1 tatlı kaşığı tuz ve 1 çay bardağı sirke karışımında 5 dakika bekletin.
  • Soğanı ince kıyıp sıvıyağda pembeleştirin.
  • Bamyaları yıkayıp süzgece alın ve bekletmeden soğana ilave edin.
  • 1-2 dakika soğanla pişirin.
  • Domateslerin kabuklarını soyup küp şeklinde doğrayın.
  • Bamyaya ilave edip 2-3 dakika daha pişirin.
  • Tozşeker ve limon suyunu ekleyip tuz serpin.
  • Bamyaların seviyesi kadar sıcak su ilave edip kapağı kapalı olarak pişirin.
  • Limon dilimleriyle süsleyip soğuk olarak servis yapın.
  • NOT : Bamya pişerken üzerine yağlı kağıt serip kapağını kapatın ve bu şekilde yemek daha lezzetli olacaktır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...